Girizgâh
İş hayatında başarılı olmanın bir analitik yönü var, bir de duygusal yönü. Analitik beceriler, problem çözmeyi, planlama yapmayı, bütçe yönetmeyi sağlar, ama kendimizi ve diğerlerini nasıl idare edeceğimizi söylemez.
Günümüz dünyasında eğitim seviyesi yükselmiş, üniversite mezunlarını çoğalmış, bilgisayar kullanımı artmış, dahası yapay zekâ iş hayatına gittikçe daha fazla entegre olmaya başlamış vaziyette. Bu da bize, gerek işe alımda, gerekse kariyerimizde ilerlerken, bizi ön plana çıkaracak olanın analitik becerilerimiz değil, duygusal becerilerimiz olduğunu gösteriyor. Duayen Psikolog Daniel Goleman, iş hayatında başarılı olmanın kişinin duygusal zekâsına bağlı olduğunu binlerce kurum nezdinde yaptığı araştırmalarla kanıtlıyor.
Gelelim duygusal zekânın tanımına: kendinin ve karşındakinin hislerini tanıma ve idare edebilme becerisi. Bu beceriyi ortaya koymamızı bekleyen elbette sadece ailemiz ve arkadaşlarımız değil. İşyerimiz de bizden, kendimizi ve etrafımızdakileri idare edebilmemizi bekliyor. Yöneticimizle, ekip arkadaşlarımızla, müşterilerimizle ve tedarikçilerimizle nasıl bir ilişki kurduğumuza önem veriyor.
Bir adım daha ileri gidersek, aslında sadece kişinin değil, kurumun başarısı da duygusal zekâya bağlı. Tekrar Goleman’a dönüyoruz: “Örgütsel ortamınızın bu yetenekleri besleme derecesi ne kadar yüksekse, kuruluşunuz o kadar etkili ve üretken olacaktır.”
Duygusal zekâyı geliştirmek için, onu oluşturan becerileri geliştirmek gerekir. Bunlardan bazıları iş dünyasında popüler hale gelmiştir: liderlik, ekip çalışması, iletişim ve motivasyon gibi. Ancak burada, gözden kaçabilen çok hassas bir noktaya geliyoruz. Üstteki beceriler daha ziyade kompleks beceriler. Onların altından kalkabilmek için, öncelikle kişinin, duygusal farkındalık, duygusal regülasyon, özyönetim, empati gibi temel becerileri geliştirmiş olması gerekiyor. Kendimizin duygu ve ihtiyaçlarını bilemezsek, başkalarının duygu ve ihtiyaçlarını da algılayamaz ve dolayısıyla empati kuramayız. Bunun sonucu olarak da başkalarına liderlik etmek, ekip halinde çalışabilmek, iletişim kurabilmek veya başkalarını motive etmek gibi, işyerimizin bizden beklediği niteliksel becerilerde başarılı olamayız. İşte bu sebeple, bireysel yeterlilikleri ve empatiyi kapsayacak eğitimler sunmayı önemsiyorum.
Eğitim
Eğitimlerimde iki farklı alanda yoğunlaşıyorum. Mindfulness temelli eğitimler ve Şiddetsiz İletişim’den ilham alarak kurumsal hayata uyarladığım eğitimler. Sunduğum eğitimlerde kurumun kültürünü ve ihtiyaçlarını, hatta eğitimi alacak olan ekibin kültürünü ve ihtiyaçlarını ön planda tutmayı tercih ediyorum, dolayısıyla tüm eğitimlerim kuruma özel hazırlanmış oluyor. Bununla beraber her iki eğitim alanımın da bazı temel hedefleri var. Mindfulness eğitimlerinde odağımız daha ziyade stres yönetimi, psikolojik dayanıklılık (resilience), odaklanma ve duygusal regülasyon iken, Şiddetsiz İletişim temelli eğitimlerimde, duygu ve ihtiyaç bilinci, empati ve iletişim ön planda oluyor.
Koçluk
Son olarak, elbette, kurumsal koçluk hizmetleri için buradayım. Araştırmalara göre, hiçbir duygusal beceri eğitimi, kişiye, bir koçla çalışmanın verdiği özgüveni vermiyor. Potansiyeline yatırım yapmak, yanında durmak istediğiniz ekip arkadaşlarınız için koçluğun en kıymetli hediye olduğunu düşünüyorum. Co-Active koçluk, Mindfulness koçluğu ve Kariyer koçluğu mesleki uzmanlaşma alanlarım. Daha detaylı bilgiler için Koçluk bölümünü inceleyebilirsiniz.